Rota Önerileri #1 - Sağır Han

İlk olarak Sağır Han’ı anlatarak başlayacağımız bu yeni seride, mümkün olduğunca ana akım olmayan ve görülmeye değer olduğunu düşündüğümüz yerleri aktaracağız. Aslında Sağır Han’dan önce benzer konumlardaki Büyük Valide Han fazlasıyla biliniyordu fakat orası kapatıldıktan sonra bu konseptteki yerler biraz trend olmaktan çıkmaya başladı. Bu açıdan Sağır Han genellikle boş olduğu için enfes manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Hanın tek olumsuz sayılabilecek noktası ise, nispeten tenha bir yerde kaldığı için geç saatlerde gitmenin problem yaratabileceği. Bu nedenle gündüz saatlerinde bölgedeki diğer hanlar da açıkken gitmek güvenlik endişesini de ortadan kaldıracaktır.

Sağır Han, Mısır Çarşısı’ndan Süleymaniye Camii’ne doğru çıkarken Rüstem Paşa Cami’nin biraz daha yukarısında kalıyor. Dolayısıyla, Eminönü tarafından giderseniz hanın kendisi kadar oraya gidiş süreci de size ayrı bir keyif sunacaktır. Açıkçası doğu mistisizmini çok iyi hissettirdiği için o güzergahı –turistik olarak- hep sevmişimdir. Bu arada manzarayı sunan yer, hanın teras kısmı. Alt kısımda çeşitli hediyelik eşyalar satan dükkanlar bulunmakta. Merdiven bulunmadığı için bölgeye gidenler çuvalları üst üste ekleyerek terasa çıkmak adına bir çözüm üretmişler. Terasa çıkan yollarda ve terasta kedi ve köpekler görebilirsiniz, onlar aslında oranın yerlisi. Oraya gittiğimde denk gelip tanıştığım bir büyüğümüz günde birkaç kere terasa uğrayıp kedi, köpek ve martılar için yemek bırakıyormuş. Özellikle martıların yemek için terasta toplandığı anlarda enfes görüntüler oluşabiliyor, o ana denk geldiğim için kendimi şanslı hissetmiştim açıkçası.

Hanın terası çok korunaklı olmadığı için uzun süre kalmak problem olabilir. Bu nedenle eğer uzaktaysanız sadece Sağır Han için Eminönü’ne gitmek çok önereceğim bir fikir olmaz fakat bir tur olarak içine dahil edebilirsiniz. Mesela Karaköy’de Salt Galata’ya gidip çıkışta Kamondo Merdivenleri’ni inceledikten sonra Galata Köprüsü’nün diğer kısmına geçerek Sağır Han’a uğrayabilirsiniz. Eğer siz de hikayelere odaklanan biriyseniz ve hanın tepesindeyken martılar yanınıza geliyorsa Özdemir Asaf'ın “…yan yana, yana yana yürümek; bir de martıların kanatlarından seyretmek İstanbul’u…” mısralarını buram buram hissedebilirsiniz.