top of page

Yönetmen İncelemeleri: Denis Villeneuve


İşlerinde başarılı olan insanlar kendi içlerinde ikiye ayrılır: Görevini yapanlar ve fark yaratanlar. Bunu pek çok alanda görebiliriz. Denis Villeneuve, bu ayrımın fark yaratanlar kısmında yer alan isimlerden birisi. Belli bir düzen belirleyip o doğrultuda ilerleyebilir, bu da onu görevini yapan başarılı bir yönetmen yapar. Fakat, Denis Villeneuve için amaç başarılı olmak değil, kafasında kurguladığı dünyayı yansıtmak. Kendi kafasında kurduğu bir evren var ve her filmde, bu evrenden başka bir kesit sunuyor izleyiciye. Bu nedenle, Villeneuve özellikle de metafor sevenler için izlemesi en keyifli yönetmenler arasında.

Burada Villeneuve’u farklı kılan özelliklerden birisi de, metaforları sadece ürünlerle değil pek çok fikirle sunması. Örneğin, filmler arasındaki gereksiz gibi görünen her detayın altında farklı bir bağlantı bulunuyor. Filmi yüzeysel izleyen biri için bunların çok anlaşıldığını söyleyemeyiz çünkü filmlerine direkt etki etmiyor. Kendisini geniş çevrelere tanıtan ilk filmi Maelström’den Blade Runner 2049’a kadar bütün filmlerinde bu strateji hakim. Öte yandan, filmlerindeki bu bağlantıları takip edenler ise o filmlere çok daha büyük anlamlar yükleyebiliyor. Nitekim 2013 yapımı Düşman (Enemy) filmi bunun en iyi örneklerinden birisi. Fazla abartıldığı ya da gereken ilgiyi görmediği (overrated-underrated) konusunda üzerinde sürekli tartışmalar yapılan film, Denis Villeneuve tarzına alışkın olanlar ve olmayanları da bu sayede ayırt ediyor. Yönetmenin diğer filmlerinden bazıları olan Geliş, Sicario ve Politeknik de bu şekilde. Burada İçimdeki Yangın filmini biraz daha ayrı tutabiliriz. Her ne kadar çekim konusunda yine Denis Villeneuve imzası kendisini hissettirse de filmin işlenişi, bunun çok daha üzerinde. Vizyona girdiği günden beri, yönetmenin tarzına aşina olmayanlar için bile en iyi filmler listesinde zirveyi zorlayan filmlerden biri olmuştur. Bu da aslında Denis Villeneuve’un gerektiğinde genel izleyiciye de hitap edebildiğinin bir kanıtıydı. Yine de kendisi kalıpların içinde kalmayı sevmiyor ve her seferinde farklı bir arayışın içerisine giriyor. Önümüzdeki yıl vizyona girmesi beklenen Dune filmi de bunun son ve en güzel örneklerinden birisi. Her ne kadar Blade Runner 2049 biraz andırsa da şu ana kadar tam olarak böyle bir iş yapmamış olması, bu filmin yönetmen için kritik virajlardan biri olduğunu gösteriyor. Bundan sonraki süreçte ya sinema dünyasında tepe noktadaki isimlerle anılacak ya da kariyerinde soru işaretleri oluşacak.


Dune başta olmak üzere çektiği her film, Denis Villeneuve’un neden fark yaratanlardan olduğunu çok iyi gösteriyor aslında. Çünkü onun amacı iş yapmak değil, sahip olduğu tutkuyu insanlara farklı şekillerde yansıtmak. Kendisi bu açıdan İçsel & Dışsal Motivasyon başlıklı yazımızda bahsettiklerimizin somut bir örneği aslında. İçindeki ses onu sürekli farklı bakış açılarına itiyor ve o da genel toplumun düşüncelerinden sıyrılıp, kendisine başka bir dünya kuruyor. Bu dünyanın kurallarını benimseyenler için Denis Villeneuve şimdiden en iyi yönetmenlerden biriyken, o dünyayı çok çekici bulmayanlar için bütün eserleri ortalama bir film özelliği taşıyor.

Comentários


  • Facebook Clean
  • White Instagram Icon
  • Twitter Clean
bottom of page