Kore'nin Kültür Politikalarındaki Başarısı

Güney Kore, özellikle eğitim ve teknoloji konusundaki kıyaslamalarla bilinen bir ülke. 1960’lara kadar zor şartlarda olup sonrasında yakaladığı ivme, hemen her konferansta çeşitli verilerle bahsedilir. Bu yazımızda ise Güney Kore’nin farklı bir yönünden bahsedeceğiz. Bugün Güney Kore’nin dünyada yaptığı etkinin büyük bir kısmı, dünyaya yaydığı kültür politikasıyla ilgili. Tarzları kendi içlerinde farklı kategorilere ayrılabilir fakat büyük resme baktığınızda PSY ve BTS başta olmak üzere pek çok sanatçı, Güney Kore’nin dünyada sempati toplamasını sağladı. Bu elbette tesadüf değil, bir stratejinin sonucuydu.

Güney Kore’nin bu süreçte en çok özen gösterdiği iki konu vardı: İngilizce içerikler ve bölgesel kültür merkezleri. Şarkıların büyük bir çoğunluğunda İngilizce kullanılır ve yer yer Korece kısımlarına yer verilir. Bunun amacı, şarkıları dünyaya duyurup ufak Korece kısımların da ilgi çekmesini sağlamaktır. Nitekim Kore gruplarını içselleştirenler sonrasında Koreceyi öğrenmek için de yoğun çaba sarf ederler. Kültür merkezlerinin buradaki misyonu ise, yapılan bu eserlerin o ülkelerde duyurulmasıdır. Çeşitli etkinlikler ve biraz da kulaktan kulağa duyum adı verilen pazarlama tekniğiyle “word of mouth marketing” bu eserlerin daha geniş kitlelere ulaşması sağlanır. Şarkılar zaten insanlara farklı geldiği ve beğenildiği için yaygınlaşması da uzun sürmüyor. Bugün dünyayı kasıp kavuran K-Pop kültürü de tüm bu çalışmaların sonucunda oluştu ve kültür-sanat alanındaki diğer alanlarda da Güney Kore’nin küresel projeler yapmasının önünü açtı.

Güney Kore, özellikle eğitim ve teknoloji tarafında çok başarılı bir ülke fakat sadece bunlarla zirveye oynayamayacağının farkında. Amerika’nın mevcut gücünün önemli bir kısmının NBA, NFL ve Hollywood gibi eğlence (entertainment) sektörüne odaklı işlerden geldiği gayet iyi analiz edilmiş. Gerek müzik gerekse sanatın diğer alanlarında gördükleri ilgiye bakılırsa, çalışmalar da en az analizler kadar başarılı. Güney Kore’nin küresel markalarını ayrı bir yazıda inceleyeceğimiz için burada değinmedik fakat şunu söyleyebiliriz; markalaşmadaki başarısı da aynı şekilde devam eder ve kültür-sanat çalışmalarıyla bu başarı desteklenirse yakın gelecekte Amerika ve Çin arasındaki dünya liderliği rekabetine çok güçlü bir rakip olarak katılabilir.