Kropka Coffee ve Marka-Müşteri İlişkisi
- Mücahit Sakar
- 13 Mar 2019
- 2 dakikada okunur

Dün Twitter’da Yazar Murat Meriç’in paylaşımının* geniş kitlelere ulaşmasıyla pek çok kişinin haberdar olduğu Kropka Coffee, pazarlama dinamiklerine dair önemli bir inceleme imkanı sundu. Denk gelmemiş olanlar için konuyu şöyle özetleyebiliriz: Kadıköy’de Kropka adında bir butik kahveci, yerlerinin sıkışık olmasından dolayı mekan içerisinde bilgisayar açmayı ve kitap okumayı yasaklamış. Konu Twitter’da ve Ekşi Sözlük’te günün en çok konuşulan başlıklarından biri haline gelirken, butik bir kahvecinin bir anda ülke çapında tartışma konusu olmasına neden oldu.
Olaya pazarlama açısından bakarsak, mekan sahipleri bazı noktalarda haklı olsa da bunu uygulama biçimleri yanlıştı. Muhtemelen daha öncesinde art niyetli yaklaşan bazı müşteriler nedeniyle bunun önüne geçmek için bu yasağı getirdiler fakat Kadıköy gibi bir çevrede bunun çözümü bu şekilde değil. Burada aslında bölgeselleştirilmiş pazarlama örneğini görmekteyiz. Kuralların daha çok olduğu bir bölgede bu tutum normal karşılanabilir fakat Kadıköy gibi entelektüel ve kuralcılığa karşıtlığın benimsendiği bir çevrede daha farklı sistemler geliştirilmeli. Örneğin, mekanı sadece gel-al (takeaway) konseptiyle dizayn edip dükkanın içerisini de sosyal medyada fotoğraf paylaşılan bölge olarak tasarlamak bunlardan birisi. Böylece insanların amacı kahveyi alıp gitmek olur ve sosyal medyada paylaşım yapmak isteyenler de kısa sürede paylaşımını yapıp gidebilir. Mekanın esas isteğinin bu olduğunu düşünürsek, amaca ulaşılan ve müşteriyle de ortak noktada buluşulabilecek sistemlerden birisi olabilir.
Bu konuda Twitter’da da sıklıkla dile getirilen şu düşünce akla gelmekte: “İyi de orası bir özel işletme, nasıl isterse yönetir.” Yukarıda da söylediğimiz gibi; eğer kuralların daha çok benimsendiği bir bölgede olsaydı evet, bu şekilde bakılabilirdi fakat Kadıköy, kendisine bir şeylerin dikte edilmesinden hoşlanmayanların bölgesi. Dolayısıyla bu gibi yasaklar, mekan tasarımına dair yapılan bütün güzel çalışmaların önüne geçer. Yine yukarıdaki paragrafta bahsedilen “bölgeselleştirilmiş pazarlama” başlığı, bu durumu çok iyi bir şekilde karşılıyor.
Bu olay 90’larda yaşansaydı kimse kitlelere duyuramazdı ve muhtemelen hiçbir şeyi etkilemezdi fakat artık bambaşka bir dünyada yaşıyoruz. Yaptığınız iyi ya da kötü her hamle, dakikalar içerisinde sizi bambaşka noktalara taşıyabilir. Özellikle de pazarlama üzerine çalışmayı düşünüyorsanız, artık üzerinde düşünmeniz gereken daha fazla detay var. Markayı konumlandırmak, hedef kitlesine dayalı stratejiler geliştirmek ve markayla müşteri arasında, müşterinin aitlik hissedeceği bir bağ kurmak bunlardan en önemlisi.
* https://twitter.com/PopDedik/status/1105374533945561088
Comments