top of page

Planlı Yaşamak & Son Dakikaya Bırakmak


Çevremdeki insanların bende en çok eleştirdiği konulardan biri, “görev” olarak addedilen her şeyi son dakikaya bırakıyor olmam. Üniversite yıllarındaki proje teslimlerinden tutun iş hayatında tamamlamam gereken işlere kadar neredeyse hepsini son dakikada teslim eden biriyim. Açıkçası 1-2 istisna dışında bu görevler hep gereken zamanda tamamlanmış oluyordu fakat ekip çalışmalarında takım arkadaşlarım için hep bir endişe yaşanıyordu. Bu nedenle çevremdekilerin eleştirilerini bir yandan haklı bulurken, bu eleştirinin bende çok fazla geçerli olmadığını düşündüğüm için halen planlı yaşamaya çok fazla geçme taraftarı değilim.


Son dakikada iş tamamlamayı benimsememin en önemli özelliği şu; ben birden fazla işi aynı anda yapmayı çok seviyorum. Bu işlerin bazıları gerçekten tamamlamam gereken projeler olurken bazıları da aslında birer hobi parçası olabiliyor. Bir dönem gerçekten çok fazla insan planlı yaşama geçmem için ısrarcı olunca şöyle bir stratejiyi benimsemeye başladım: “Görevlerini gerçekten birer görev olarak görüp onları ilk olarak tamamla. Sonrasında vakit kalırsa hobilerini de yaparsın.” Bunu bir süre denedikten sonra verimliliğimin düşmeye başladığını fark ettim. Çünkü son dakika yaptığımda o görevime gerçekten heyecanla yaklaşıyorum, planlı yaşadığımda ise tamamlamam gereken rutinin parçası oluyor. Hele ki yaratıcı düşünme gerektiren bir görevse ona belli bir vakit ayırıp tamamlamaya çalışmanın bende hiçbir fayda sağlamadığını bizzat deneyimleyerek öğrendim. Son dakikaya bıraktığımda tamamen o göreve odaklanıyorum ve kısa süre içerisinde bütün bilgi dağarcığımı tarayıp o görevde istenen verileri ortaya çıkarabiliyorum.


Burada vurgulamam gereken bir başka nokta daha var; daha önce olaylar karşısında çok daha büyük reaksiyonlar versem de son birkaç yıl içerisinde daha sakin birine dönüşmeye başladım. (“Üniversiteye Giriş Sınavında Yanlış Okula Gitmek” adlı yazıda, yaşadığım bu değişimin nedenini daha iyi inceleyebilirsiniz.) Dolayısıyla bir işi son dakikaya bırakmış olmak bende endişe ya da korku yaratmıyor. Tam tersine özgüven ve hafiften gerilim hissediyorum, bunlar da beni görevi tamamlamak için deşarj ediyor. Önemli bir maça çıkan futbolcunun hissettiği gibi diyebiliriz, hafif gerilimin her zaman kamçı görevi gördüğünü düşünüyorum.


Her insanın karakteri ayrı olabileceği için size net bir yönlendirme yapmak istemem fakat şunu söyleyebilirim; son dakikacı olmak her zaman çok kötü bir şey değil. Aksine –tabi kişisel özelliklerinize bağlı olarak- avantaj haline de gelebilir. Bunu öğrenmenin yolu, hangi kategoride yer alıyorsanız 1-2 kez diğer stratejiyi deneyimlemek. Böylece hangisine daha yatkın olduğunuzu deneyimle görebilirsiniz.

 
 
 

Yorumlar


  • Facebook Clean
  • White Instagram Icon
  • Twitter Clean
bottom of page