Yıldız Savaşları: Apple Event'in Ardından
- Mücahit Sakar
- 26 Mar 2019
- 2 dakikada okunur

Apple, dünkü Apple Event ile yeni servislerini duyurdu. Bu servislerin bizimle ilgili olan kısmı ise, dijital dünyayı şekillendirmesi açısından çeşitli mesajlar taşıması. Bu mesajları, servisler açısından daha net olarak kavrayabiliriz:
1) Apple News:
2) Apple TV +:
3) Apple Card:
4) Apple Arcade:
Bu projelerden ilki olan Apple News, aslında uzun süredir sözünü ettiğimiz bir konuyla ilgili. Nasıl ki bütün filmler Netflix, müzikler de Spotify gibi platformlarda toplanıyorsa gazete ve dergiler de belli servisler üzerinde toplanacak. Apple News bu konuya odaklanarak -Wall Street ve NY Times da dahil olmak üzere- Amerikan gazete ve dergilerinin önemli bir bölümünü içeren bir platform oluşturmuş. Amerikan pazarının bu konudaki potansiyelini tam olarak bilmediğim için keskin bir yorum yapmamakla birlikte açıkçası henüz bu evrenin erken olduğunu düşünüyorum. Guardian ve NY Times şu anda büyük oranda bağışlarla ayakta kalıyor, bu doğru fakat Apple News gibi sistemlerin başarılı olması için gazetelerin genelinde böyle bir eğilim olmalı. Bu nedenle bu fikrin ilerleyen yıllarda Spotify ve Netflix gibi UI/UX açısından da çekici bir start-up mantığıyla revaçta olacağını düşünmekteyim. Bu konuda geçmişten –bu kez Apple’ın lehine olan- bir örnek için “Doğru Zamanda Doğru Yerde Olmak” adlı podcast bölümümüzü dinleyebilirsiniz.
Apple TV+ ise, Apple’ın Netflix’e rakip olmak için geliştirdiği iddialı bir sistem. Henüz işlevselliğini tam olarak bilmesek de vitrine çıkardıkları isimler bir hayli iddialı. Steven Spielberg, Apple TV+’a özel orijinal içerik üretecekken, Oprah Winfrey belgesel, Jennifer Aniston, Reese Witherspoon ve Steve Carell da platforma özel “The Morning Show” adlı bir dizi yapacaklar. Apple’ın buradaki amacı Netflix gibi ana akım bir sistem kurmak değil, kendi kullanıcılarının özel hissedeceği bir platform oluşturmak. Bu açıdan iyi bir proje olduğunu ve stratejisinin de başarılı bir şekilde aktarıldığını söyleyebiliriz. Muhtemelen bu alanda Netflix ve Apple+, Google Play ve Appstore gibi iki ayrı marka olarak sıkı bir rekabette olacak.
Üçüncü proje olan Apple Card ise, Apple’ın kuruluş mottosu olan “uçtan uca çözüm” anlayışının günümüzdeki yansımalarından birisi. Altyapısını tek başına Apple üstlenseydi sürdürülebilirliği problem olabilirdi fakat Goldman Sachs ve Mastercard desteği olduğu için teknik açıdan bir problem olmayacaktır. Mevcut indirimin dışında, eğer işlevsellik açısından da kullanıcılara kolaylık sunulabilirse şirketin kendi evrenini yaratma isteğini karşılayan dönüşler sağlayabilir.
Apple’ın duyurduğu son proje ise Arcade adlı bir oyun platformu. Burada sadece Apple’ın kendi işletim sistemine yönelik oyunlar satışa sunulacak. Mevcut projeler içinde Apple’ın en çok zorlanacağı alan burası olabilir. Çünkü Steam gerçekten çok güçlü bir paya sahip. Google’ın da bu konuda bir platform kuracağını düşünürsek iki teknoloji devinden birinin pazarda istediği paya ulaşamama ihtimali yüksek. Google’ın bu süreçte biraz daha ön plana çıkmasını sağlayan iki faktör bulunuyor: Herkese açık olması ve Youtube ile entegrasyonu. Oyun dünyasının “birbiriyle bağlantılı olma” felsefesine verdiği değeri düşünürsek belirli bir topluluğa kısıtlanmış platformu çok fazla benimsenmeyebilir. Yine de, Apple’ın yaratmak istediği “kendi evrenini kurma” anlayışı için geliştirmesi gereken bir projeydi.
Apple Event bize şunu gösterdi: Artık dijital dünyada bir tekelleşmenin eşiğindeyiz. Google’ın Stadia adlı oyun platformundan sonra dile getirdiğimiz bu tespit, haklılığını bu etkinlikte de gösterdi. Bundan sonraki süreçte büyük şirketler kendi etki alanlarını daha da genişletecek ve geleceği oluşturacaklar. Sizlerin yapabileceği ise, mümkün olduğunca farklı alanlar yaratıp bu konularda girişimler yapmak ya da analizler paylaşmak. Eğer kendinizi ispatlayabilirseniz büyük şirketlere girişiminizi ya da know-how bilginizi satabilirsiniz. Bunu yapabilmek için de yukarıdaki gibi gelişmeleri gözlemleyip sürekli olarak boşluklara odaklanmak gerekiyor.
Comments